Sosyal sorumluluklarımız doğrultusunda, sahip olduklarımızın bir kısmını topluma geri verme bilincimizin, çok büyük ve önemli amaçlara aracı olabileceğini daha önce ne düşünmüş ne de tanık olmuştum. İşte, sözünü ettiğim bilincin büyük hedeflere ulaşmada nasıl ustaca kullanılabileceğinin en değerli örneklerinden biri, Sina Afra…
“Misyonumuz fark yaratıyor”
Gençlere yönelik vakfın benzerlerinden ne kadar farklı bir misyon taşıdığı ortada…
Hayatlarında bambaşka yerlere gelebileceklerini örneklerle gösterdiğimiz gençleri, hiçbir şekilde tanışamayacakları girişimciler ve yatırımcılarla bir araya getirerek, onları başka bir dünyanın varlığından haberdar ediyoruz. Yani Vakıf, Türkiye’de henüz yaygınlaşmamış olan bir kültürü öğretme amacını temel alıyor; o da girişimcilik kültürü. Amerika’da daha yaygın olan bu kültürün örnekleri arasında Apple, Facebook gibi pek çok başarılı örnek bulunuyor. Vakfımızın bir diğer önemli özelliği de, öğrenimi bitene kadar 1 yıl boyunca gençlere her ay 500 tl değerinde burs veriyor olmamız.
Burs verdiğiniz öğrencilerin sayısı ve bursa başvuru oranı nedir?
Vakıf şimdilik yılda, 20’si kız 20’si erkek öğrenci olmak üzere, 40 üniversite öğrencisine burs veriyor. İlk başvurular, vakfımızın kuruluşunu duyurduktan sonra burs bilgisini tweetle paylaşmamızın hemen ardından başladı. Bu sene için 2000 civarında burs için başvuru yapan genç var.
Vakıf bursunun gördüğü yoğun ilgi ortada. Peki burs verilen 40 kişiyi belirlerken hangi kriterleri esas alıyorsunuz?
Beş aşamalı bir seçim söz konusu. Bursun ilk koşulu, 17-24 yaş arasında ve üniversite öğrencisi olmak. Bu kriterlere sahip olan öğrenciler bize, notları, sosyal faaliyetlere katılımları ve her türlü başarılarını içeren özgeçmişlerini gönderiyor. Daha sonraki aşamada da 3 dakikalık bir video hazırlamalarını istiyoruz. Bu videoda öğrenci, girişimciliği destekleyen bir vakfa başvuru nedenlerini anlatıyor. Her aşamadan sonra kurul, bir kısım öğrenciyi daha elemiş oluyor. Daha sonra iki adet kişilik envanter testi var. Bu testin sonunda, girişimci profiline uyan 100 kişi seçiliyor. Tüm bu elemelerden geçen 100 gençle mülakat yapılıyor ve 40 bursiyer seçiliyor. Sözünü etmiş olduğum testlerin sonucu bize, gençlerin girişimcilik ruhuna ne kadar yatkın olduklarını, hayatta doğru kişilerle karşılaştıklarında ve doğru ortamlara girdiklerinde mutlaka başarılı olacaklarını gösteriyor.
Bursiyerleri seçmede kullandığınız 5 aşama zorlu gözüküyor.
Evet. Eleme kriterlerimiz biraz zorlu ama hedefimiz sınırlı sayıda ama doğru gençleri seçebilmek…
Girişimcilik dendiğinde çoğu kişinin aklına gelen bir isim olarak, etkileyici bir hikayeniz var. Bu hikayeyi, özellikle de girişimcilik ilhamıyla ilgili yaşadığınız tecrübeleri bizimle paylaşır mısınız?
Türk aile kültüründe girişimcilik çok da fazla yok aslında. Ben ailemden, iyi bir üniversite bitir ve lisan öğren gerisi kolay diye öğrendim. Bu şekilde kurumsal bir yolda mutlu mesut ilerlerken, 35 yaşında bir girişimciyle tanışıp, bambaşka bir örnekle karşılaşmam tüm hayatımı değiştirdi. Tamamen tesadüflerle başlayan bir değişimdi bu. Kendim de girişimci olup bu yönde ilerlerken,35 yaşında bana gelen bu ilhamı öğrencilerin daha genç yaşlarda hissetmeleri için fırsat yaratmak istedim. Böylece vakıf fikri de ortaya çıkmış oldu. Şimdi de, başkalarına rol model olabilecek kişilerle yakın temas kurup bir network kurma şansını daha erken yaşta bu şanslı 40 kişiye veriyoruz ki; bu fırsat, verdiğimiz burstan çok daha kıymetli.
Bursiyerlerimizi, başarılı olmuş girişimcilerle tanıştırıyoruz. Gençler, onların hikayelerini, yolculukları sırasında yaşadıklarını dinliyorlar. Kimsenin, hatta basının bile bilmediği ayrıntıları dinleme fırsatı buluyorlar. Bu öykülerin bazılarında, birkaç başarısız denemeden sonra yılmayıp başarmak da var. Gençler dinledikleri başarı öykülerinin ardından, girişimcilerle soru-cevap şeklinde sohbet imkanı da bulabiliyor. Daha da önemlisi gençleri, dünya çapında girişimcilerin ve iş dünyasının gelişmelerini ortaya koyan en önemli kongre ve konferanslara götürüyoruz. Tabii hepsini her konferansa aynı anda götüremiyoruz. Bunun için bir kura sistemimiz var. Bu sistemle her biri mutlaka bir konferansa gidiyor ve global bir network oluşturma, inceleme ve işin ayrıntılarını öğrenme fırsatı yakalıyorlar. Ulaşamayacakları kişilerle öğle yemeği yiyorlar.
Keşke çok daha fazla üniversiteli genç bu fırsatıları yakalayabilse… O kadar güzel anlatıyorsunuz ki, ben bile bu gençlerden biri olmak istedim…
Vakfın yönetim kurulu olarak biz devamlı daha fazla neler yapabiliriz diye düşünüyoruz. Örneğin bu sene, en çok girişimcinin yeşerdiği eko sistemleri belirleyip tüm bursiyerleri oraya götürdük. Üniversiteden mezun olduktan sonra en çok girişimci çıkaran ülkelere gidip gördük ki, biz henüz yolun çok başındayız. Üniversiteli gençlerden sadece 40 kişiye burs ve bu imkanları sunsak da, onlar tüm öğrendiklerini aileleri ve arkadaş çevreleriyle paylaştıkları için, Türkiye‘de girişimcilik ruhunun gelişmesi için gereken adımların yavaş yavaş atılmaya başlandığını düşünüyorum.
Mezuniyetlerinin ardından bu gençlerle nasıl bir iletişim sürdürüyorsunuz?
Vakfımız aracılığıyla öğrendikleri sayesinde bu gençler, Türkiye‘de istedikleri kurum veya kişilere bir adımda, dünyada ise iki adımda ulaşabiliyor. Mezuniyetten sonra burs vermiyoruz ama isteyenler vakfımızla iletişimde kalmayı sürdürüyor. Bu vakfın amacı anında bir sonuç almak değil. Tabii ki bursiyerlerimiz arasından mezun olduktan sonra yatırımcı olanlar olacaktır. Ama uzun vadede bizim amacımız, Türkiye’de girişimciliğin bir seçenek haline gelmesi ve girişimcilerin sayıca artması; yani bir iklim değişikliği yaratabilmek.
“Google da bizi seçti”
Biraz da Vakfın yurtdışı bağlantıları hakkında bilgi verir misiniz?
Dünyada, ilhamı baz alarak girişimcilik faktörünü besleyen başka bir vakıf örneği daha yok. Yönetim kurulumuza ve mütevelli heyetimize, Amerika dışında başka hiçbir sivil toplum kuruluşunda yer almayan Google da katıldı. Özgün fikrimizden etkilendiklerini ve üniversite aşamasında ilham vererek girişimci yetiştirme fikrimizi destekleme kararı aldıklarını söylediler. Bu da bize, diğer girişimcilik alanındaki global sivil toplum kuruluşları ile çalışma kolaylığı getirdi. Vakfımıza yurtdışından büyük bir ilgi var. O nedenle çok çabuk gelişiyor ve büyüyoruz.
Türkiye Girişimcilik Vakfı‘nın blog ve sitesinden her türlü bilgiye ulaşılıyor ama bunları sizden canlı dinlemek çok keyifliydi. Sohbette beni en çok etkileyen ise, Türkiye‘den bu kadar özgün bir fikrin çıkması ve global düzeyde kabul görmesi oldu. Uzun vadede girişimcilik kültürünü yayarak Türkiye‘nin gelişimine katkıda bulunacak bir vakfın kurulması ise gözlerimi umutla parlattı… Bize vakit ayırdığınız için çok teşekkürler.
Sina Afra kimdir?Diplomat bir babanın oğlu olarak dünyaya gelen ve farklı kültürleri öğrenerek eğitim hayatını tamamlayan Sina Afra, girişimcilikte başarı denince akla ilk gelen isimler arasında yer alıyor. Çeşitli şirketlerde üst düzey görevler aldıktan sonra, 35 yaşında yaşadığı bir tecrübenin ardından girişimcilik ruhunu esas alan farklı projelere yöneliyor. Bu projelerle Türkiye’de birçok ilke de imza atan başarılı işadamı, Türkiye’nin ilk özel alışveriş kulübü olan Markafoni’yi kurmasının ardından geniş kitlelerce tanınıyor. Daima yeni ve başarılı olanın peşinden giden ünlü girişimci, şimdi ise Türkiye’nin geleceğine yönelik, eğitim esaslı vakfıyla adından söz ettiriyor. Sayfalarımıza da Türkiye Girişimcilik Vakfı’yla konuk oluyor.
Söyleşi: Sibel Karakaşlı